Şer’î hükümlerin kısımları nelerdir?
Şer’î hükümler; itikad (inanç), ibadet, muamelat (davranış) ve ahlâk olmak üzere dört kısma ayrılır. Bunlardan itikada ait hükümlerde içtihat caiz olamaz. Çünkü bu hükümler Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i seniyenin açık ayetleriyle sabittir ve aklî delillerle de doğrulanmıştır. Bunlar şüpheden uzaktır. Bunlar hakkında zan değil, yakin ve kesinlik söz konusudur. Onlar ne artar ne eksilir ne de değişirler.
İbadete taalluk eden hükümlere gelince, bunlar da Kur’an-ı Kerim ve hadislerin açıklamasıyla belirlenmişlerdir, değiştirilmeleri mümkün değildir. Bunlara, olduğu gibi iman ve itikat etmek gerekir. Bu gibi hükümlerde de içtihadın söz konusu olamayacağı açıktır. Çünkü; namaz, oruç, zekât, hac gibi ibadetler taraf-ı İlâhîden kesin ifadelerle nazil olmuş ve Sünnet-i Nebeviye ile tamamlanmıştır. Bunlar hakkında içtihat yapılamaz. Meselâ: namazın rükünleri, rek’at adetleri, vakitleri hususunda içtihada asla mahal yoktur. Aynı şekilde, şirk, kati, zina, haram, içki gibi kesin yasaklar da zamanın değişmesi ile değişmezler. Bunlarda içtihat yapmak, bunların mahiyetlerini değiştirmek asla caiz görülemez. Böyle bir cüret, eğer cehalet eseri değilse, mukaddesata karşı bir suikast demektir.
Hakkında yoruma ihtimal olmayan, anlamı açık âyet ve hadis bulunan bir konuda müçtehitlerin içtihatlarına din cevaz vermez. Bu gibi nasslara zıt olan içtihatlar ile amel edilmez.
Kur’an ve hadis ile sabit olan namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek gibi kesin hükümlerde içtihat yapılamayacağı gibi, din bilginlerinin ortak kararı ile sabit olan hükümlerde de içtihat cereyan etmez. Bunlar şer’i hükümlerin yüzde doksanını teşkil ederler. Kıyas ve içtihada konu olan ikinci derece hükümler ise yüzde on kadardır.
İçtihat; ibadet ve muamelat ile alakalı zannî ve fer’î meselelerde, yani hakkında kesin hüküm olmayan sahalarda yapılabilir.