İnsan, Cenab-ı Hakk’ın emirlerini hakkıyla yapıp, yasaklarından son derece kaçınmalı ve bütün latifelerini iman hakikatleri ile nurlandırmalıdır ki, emin bir halife unvanına layık olsun.
Evet, arzın halifesi olan mütefekkir bir insan hem kendisini hem de bütün varlık âlemini inceden inceye düşünür, Cenab-ı Hakk’ın azamet ve kudretini tam bir imanla tasdik eder. O’nun bu sonsuz lütuf ve ihsanlarına karşı şükür ve ibadete mecbur olduğunun şuuruna varır.
İnsan Cenab-ı Hakk’ın varlığına ve birliğine şahadet eden kâinatı ibret gözüyle seyrettikçe, kalbinde lâtif ve zevkli bir cazibe hâsıl olur. Halık’ın azamet ve kudretini düşünmenin ruhanî zevkini ve huzurunu hisseder. Böylece imanı ve irfanı parıldar, kalbi Allah’ı bilmenin ve O’nu sevmenin mükemmel bir aynası olur.
