İstikamet

Faizden Sakınmak

Ticari hayatta istikametin en büyük düşmanı faizdir. Bu bakımdan, bütün müminler özellikle de ticaret erbabı olanlar, gayr-i meşru yollara tevessül etmemeli ve faizden son derece sakınmalıdırlar. Faize bulaşan insanların, er ya da geç büyük sıkıntılara düştüğünü ve bir çoğunun da iflas ettiğini üzülerek müşahade etmekteyiz. Cenab-ı Hak, faizin ne kadar çirkin bir şey olduğunu ve faize bulaşanların akıbetlerinin hüsran olacağını şöyle ifade etmektedir:

“Faiz yiyen kimseler, şeytan çarpan kimse nasıl kalkarsa ancak öyle kalkarlar. Bu ceza onlara, ‘Alışveriş de faiz gibidir.’ demeleri yüzündendir. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi de haram kılmıştır. Bundan böyle her kim, Rabbinden kendisine gelen bir öğüt üzerine faizciliğe son verirse, geçmişte olanlar kendisine ve hakkındaki hüküm de Allah’a kalmıştır. Her kim de yeniden faize dönerse, işte onlar cehennem ehlidirler ve orada süresiz kalacaklardır.”

“Allah faizi mahveder, zekat ve sadakaları bereketlendirir. Allah günahta ve inkârda direnen hiç kimseyi sevmez. İman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı verenlerin Rableri katında elbette mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku olmadığı gibi, onlar mahzun da olmazlar. Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve artık faizin peşini bırakın, eğer gerçekten müminler iseniz. Eğer böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve Resulü tarafından size savaş açılmış olduğunu bilin. Eğer tövbe ederseniz, sermayeleriniz sizindir. Haksızlık etmezsiniz, haksızlığa da uğramazsınız.”1

Peygamber Efendimiz (sav.) de bazı hadis-i şeriflerinde şöyle buyurur:

“Dikkat edin, cahiliye faizlerinden her faiz iptal edilmiştir. Size mallarınızın aslını almak vardır, bu şekilde ne zulüm eder ne de zulme uğratılırsınız…”2

“Cahiliye faizi de kaldırılmıştır. Faizlerden ilk kaldırdığım faiz, Abdulmuttalib bin Abbas’ın faizidir. O tamamıyla geçersiz kılınmıştır…”3

Cabir (r.a.) şöyle dedi:

“Resulullah (sav.) faiz yiyene, yedirene, faiz muamelesini yazan kimseye ve bu muamelenin şahitlerine lanet etti ve: ‘Onlar günahta eşittir.’ 4 buyurdu.”

Bediüzzaman Hazretleri de şöyle buyurur:

Beşerin hayat-ı içtimaîsinde bütün ahlâksızlığın ve bütün ihtilalatın menşe’i iki kelimedir:
Birisi: Ben tok olduktan sonra, başkası açlıktan ölse bana ne?
İkincisi: Sen çalış, ben yiyeyim.”

“Bu iki kelimeyi de idame eden, cereyan-ı riba ve terk-i zekattır. Bu iki müdhiş maraz-ı içtimaîyi tedavi edecek tek çare, zekatın bir düstur-u umumî suretinde icrasıyla, vücub-u zekat ve hurmet-i ribadır. (Zekatın farz ve faizin haram kılınması) ”5

Evet, âyet-i Kur’aniye âlem kapısında durup ribaya yasaktır der. ‘Kavga kapısını kapamak için banka kapısını kapayınız.’ diyerek insanlara ferman eder. Şakirdlerine ‘Girmeyiniz!’ emreder.”

Peygamber Efendimiz (sav.) şöyle buyururlar:

“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, faiz yememiş hiçbir kimse kalmayacaktır. (O zamanda) kişi faiz yemese bile, faizin dumanı ona isabet edecektir.”6

Dipnotlar:

1 Bakara Suresi, 2/275-279.
2 Ebu Davud (3334); Tirmizi (3087); İbni Mace (3055); Albânî (5/279-İrva).
3 Müslim (1218/147); Ebu Davud (1905); Nesei (2711); İbnu’l-Carud (465); İbni Mace (3074); İbni Hibban (3944); Ahmed (14447); Albânî (1017).
4 Müslim (1598/106); Ebu Yağla (1849); İbnu’l-Carud (646); Beyhaki (5/275); Begavi (2054); Ahmed (3/304); Ahmed (1/393); Tayalisi (343); İbni Hibban (1112-Mevarid).
5 Nursî, Bediüzzaman, Mektubat, Yirmi İkinci Mektup.
6 Nesei ve İbn Mace; Ebu Davud, M, 3331.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu