İnsan, “Nisyan”dan Alınmıştır
“İnsan nisyandan alındığı için nisyana müptelâdır.”
“İnsan” kelimesi lâfzan fi’lân vezninde olup beşer mânasına gelmektedir. Bu kelimenin neden alındığında, yani aralarında mânâca münasebet bulunan hangi kelimeden müştak olduğunda ihtilâf vardır.
Hemen şunu ilâve edelim ki, her lâfzın mutlaka başka bir kelimeden müştak olması gerekmez. Zira bu hâlde teselsül lâzım gelir, bu da batıldır. Buna göre insan kelimesi için bir iştikak aramaya hacet yoktur. Ama lisan âlimleri, yine de bazı letafetlere binaen bu kelimeye bir iştikak aramışlardır. Şöyle ki:
1. Mezkûr âlimlerden bazıları, “insan” kelimesinin “ins”den alınmış olduğunu ve sonundaki an ekinin de zait bulunduğunu ileri sürmüşlerdir. Bunlardan ehl-i tahkik olanlar ise, an ekinin zait olmadığını ve “insan” kelimesinin “ins” lâfzının tesniyesi olduğunu söylemişlerdir. Zira, insanların, biri Hakla, diğeri halkla olmak üzere iki ünsiyet cihetleri vardır. Çünkü, insan ruh cihetinden Hak ile, cisim cihetinden de halkla ünsiyet halindedir.
Basra üleması da fi’lân vezninde olan “insan” kelimesinin “ins”den müştak olduğunu beyan etmişlerdir.
2. Bazıları da İnsan kelimesinin ibsâr ve ihsâs mânâlarına gelen înâsdan müştak olduğunu ifade etmişlerdir. Zira insanlar eşyaya, ilim yoluyla vakıf, görme vasıtasıyla vâsıl ve hisleri vesilesiyle de müdrik olurlar.
3. Kûfe uleması ise, İnsan kelimesinin Nisyandan müştak, başındaki hemze’nin zait, vezninin İf’an şeklinde nâkıs ve aslının İf’ilân vezninde insiyan olduğunu beyan etmişlerdir. Ancak, istimali çok olduğu için hafiflik maksadıyla Ya harfi hazfedilmiş ve İnsan şeklini almıştır.
4. İnsan kelimesinin cem’inin Enâsîn şeklinde olması gerekirken bu tarz bir cem’isi kullanılmamış ve nas, ünas ve ünüs şeklindeki cemileri istimal edilmiştir. Aynı zamanda İnsan kelimesinin cem’i olarak zikredilen nasın, aslında ünas lâfzının muhaffefi olduğu ve lisana hafiflik olsun diye başındaki Hemzenin hazfedildiği de ileri sürülmüştür.
Öte taraftan bu nas kelimesi hakkında da muhtelif görüşler serdedilmiştir. Şöyle ki:
1. Kendi lâfzından müfredi olmayan nas kelimesi, insan lâfzının cem’idir ve ünas kelimesinin de müradifidir.
2. Nas kelimesi, taharrük (canlanmak) mânâsına gelen neves lâfzından alınmıştır. Bu kelimedeki vay herekeli ve mâkabli de meftuh olduğundan elife kalbedilmiş ve Nas şeklini almıştır.
3. Bazıları da nas kelimesinin unutmak mânasına gelen nesy kelimesinden alındığını ifade etmişlerdir. Bu kelimenin nas şekline gelmesi de şöyle olmuştur.
Nesy kelimesinin Aynü’l-Fi’li Lâmü’l-Fi’li, yani sin ile ya harfleri yer değiştirmiş, Kalb-i mekân bi’l mekân yapılmış ve neys şeklini almıştır. Daha sonra da ya harfi elife kalbedilmiş ve nas hâline gelmiştir.
Zaten nesy veya nisyan masdarlarından gelen ism-i fail sıgası da nas şeklindedir. Bu da lâfzan nas kelimesinin mutabıkıdır.
İnsanlar verdikleri ahidleri unuttukları için insan veya nas kelimeleri ile isimlendirilmişlerdir. Nitekim, İbn-i Abbas (R.A.)’dan gelen bir rivayet şöyledir:
“İnsan verdiği ahdi unuttuğu için İNSAN ismini almıştır.”
Yine İbn-i Abbas (R.A.)’dan gelen diğer bir rivayet de şöyledir:
“Âdem (A.S.) Allah (C.C.)’a olan ahdini unuttuğu için İNSAN ismini almıştır.”
Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’den;
“Âdem (A.S.) unuttu, evlâdı da unutur.”
buyurduğu rivayet edilmektedir. Cenab-ı Hak da Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurur:
“Andolsun ki daha önce Âdem’e ahid vermiştik, fakat unuttu.” (Tâhâ, 20/115).
O halde İnsan ile nas kelimelerinin nesy veya nisyan lâfızlarından alınmış olmaları daha kuvvetlidir denilebilir.