İNSANA YAPILAN İHSANLAR
Cenab-ı Hak, insanı şu muhteşem kâinat ağacından, ilminin hassas ölçüleriyle en mükemmel bir meyve olarak süzdü ve kâinatın bir hülâsası haline getirdi.
İnsanın ruhuna, her biri kâinattan daha kıymetli latifeler yerleştirdi. Ona her nev’i güzellikleri seyredebilecek bir göz, yiyeceklerin ayrı ayrı tatlarını zevk edebilecek bir dil verdiği gibi, bu duygularla elde ettiği müşahedeleri, zevkleri, ilim ve marifete çevirecek bir akıl ihsan etti. Ve insana, maddî ve manevî, enfüsî ve afakî bütün nimetleri takdir edebilecek bir vicdan lütfetti.
Hem o insanın sinesine, bu sonsuz ihsan ve ikramlara nihayetsiz bir muhabbetle mukabele edebilecek bir kalp yerleştirdi.
İşte böyle yüksek bir mahiyette yaratılan insan, sadece bu dünya için yaratılmadığını, kendisinin, vazifesiz ve gayesiz olamayacağını kendisine hediye edilen o akıl ile idrak eder; bu sonsuz ihsanlara karşı Rabbini ta’zim ve O’na hamd ve şükretmesi gerektiğini bilir.
Ve kalbiyle ancak Allah’a muhabbet eder; sevilmeye lâyık bütün mahlûkatı da yine O’nun hesabına sever.