Kayyûmiyet Sırrına Birkaç Misâl
Bu kâinatta, zerresinden küresine kadar her mevcud Allah Teâlâ’nın Kayyûm isminin tecellisiyle ayakta durmakta, vazife görmekte ve varlığını devam ettirmektedir.
Evet, zerredeki elektron ve protonlar kaderin takdir ettiği yörüngelerinde Sırr-ı Kayyûmiyetle hareket ettikleri gibi, seyyareler de yine o Sırr-ı Kayyûmiyetle şemsin etrafında pervaz ederler. İnsan ruhunun, bedeni ayakta tutması, Sırr-ı Kayyûmiyetle olduğu gibi, bedendeki bütün hücrelerin dağılmamaları da yine o Sırr-ı Kayyûmiyetledir. Cenâb-ı Hak, o bedenden ruhu çekse, cesed ayakta duramaz, hücreler dağılırlar.
Bir zaman, bir zat, yükü ile beraber devesinin sırtına binmiş giderken, yolda deve aniden ölür. Adam, taaccüb ederek şöyle seslenir:
“Demek sende öyle bir şey varmış ki, hem seni hem beni hem de yükümü götürüyormuş.”
Evet, o yolcunun devesi Sırr-ı Kayyûmiyetle ayakta durduğu gibi, cesed-i hilkat tabir edilen bu kâinat da yine o Sırr-ı Kayyûmiyetle mevcudiyetini, nizamını, hayatiyetini devam ettirmektedir.