Hikmet Pırıltıları

İhâta

Bir şeye marifet başka, o şeyi ihâta ise daha başkadır. Şöyle ki:

Bir zat, herhangi bir fabrikanın nasıl kurulacağını bildiği ve iktidarı o fabrikayı kurmaya kâfi geldiği takdirde, fabrika yapılır ve faaliyete başlar. O zatın bu fabrikayı ihâtası ise motorundan en küçük çivisine kadar bütün âlet ve cihâzatıyla o fabrikayı her an ilminde ve nazarında tutması demek­tir. Bir insan için bunun tasavvuru dahi mümkün değildir. Bu sebeple, yani ihâta olmaması cihetiyle, fabrikatörün bulunmadığı zamanlarda rahatlıkla o fabrikanın herhangi bir âleti çalışabilmektedir.

Âlim-i Külli-Şey olan Cenâb-ı Hakk’ın ilmi, bütün mahlûkatı ihâta et­miştir. Yani, her mahlûk her an O’nun ilm-i ezelîsinde hazır bulunmakta­dır.

Bazı kimseler, “Cenâb-ı Hakk’ın yerin derinliklerinde bulunan herhangi bir zerreden de mi haberdar olduğu” şeklinde ahmâkâne bir soru sormakta­dırlar. Halbuki, bu sorunun cevabı, bizzat sorunun içinde mevcuttur. Çün­kü, yerin neresinde bulunursa bulunsun veya semanın hangi mesafesinde olursa olsun, mademki bahsedilen şey bir mahlûktur ve dolayısıyla da bir malûmdur. Onun Hâlikı ve Hâlik-ı Külli-Şey, elbetteki onu bilecek ve ondan habersiz olmayacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu