Hikmet Pırıltıları

Ölüm ve Haşir

İki taşın intizamla üst üste konulması bir fiildir. Bu fiilin fâilsiz olduğu­na çocuklar dahi inandırılamaz. Böylece bir duvar yapıldığı takdirde, onun fâili hiç inkâr edilemez. Zira; fiil çoğaldıkça, fâilin büyüklüğü daha ziyade nazara çarpmıştır. Daha sonra diğer duvarlar, bölmeler, kapılar, pencereler de yapılarak bir ev meydana getirilse, artık bu evin fâilsiz olduğunu iddia eden adam, hayvan dahi olamaz.

Aynı zat, böyle binlerce ev yaptığı takdirde, büyüklüğü bu eserlerin per­desi arkasında daha zahir olarak tezahür edecektir.

Bir hafızın harika bir sadâ ile Kur’an’dan bir aşr-ı şerif okuduğu söy­lense, o hâfızın dilsiz birisi olduğuna hiç kimse ihtimal vermez. Bunun aksine, o hâfızın böyle daha nice aşırları ve hattâ Kur’ân-ı Kerîm’in umum sûrelerini okuyabilecek bir kemalde olduğuna hükmedebilir.

Aynı şekilde, Mimar Sinan’daki mimarlık san’atı da bir tek Selimiye yapmaktan çok daha büyüktür. O zat hayatta kalsa idi öyle nice Selimiye’ler, hattâ daha mükem­mel camiler yapabilirdi.

İşte her bir zîhayat, hücre denilen taşlarla yapılmış birer ev, birer cami veya kâinat kitabından birer aşır mesâbesindedir. Bütün insanlar, hayvan­lar ve nebatat yanında umum yıldızlara ve sair mahlûkata da bir anda ta­sarruf eden Sâni-i zülcelâl’in azametini ve kibriyâsını hakkıyla anlamamız mümkün olmamakla beraber, yukarıdaki misâllerin ışığı altında hiç olmaz­sa şu mânâyı derkediyoruz:

O Kâdir-i Küllişey bu azametli fiilleri yapmakta nihayetsiz derecede bü­yük ve azizdir. O hâlde O’nun kudretinden, haşri getirmek uzak görüle­mez.İnsanlar ölümü aynelyakîn bildikleri halde dirilmeyi hakkelyakin bili­yorlar. Yani, bir insan, ölümü ancak diğer insanların veya nebatat veya hayvanatın ölümüyle biliyor. Bizzat kendi başından geçmediği için, ha­yatta kaldığı müddetçe ölümü ancak aynelyakîn bilebiliyor. Dirilmeyi ise hakkalyakîn biliyor. Çünkü bir defa başından geçti.

Bundan elli sene önce yokluk âleminde iken bugün var olan insan, öl­dükten sonra dirilmeyi aklen inkâr edemez.

Hissiyatına ve şeytana mağlup olup temerrüd edenler bahsimizden ha­riçtir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu