Hikmet Dersleri
BÜYÜK ACILARIN BÜYÜK MÜKÂFATLARI
Her güzel şey, kahharane bir fırtınanın peşinden geliyor. Gök gürültüsü ve şimşeğin ardından yağmurun gelmesi gibi, annenin çektiği azim sancı da evlâdı meyve veriyor. Aynı şekilde, toprak altında parçalanıp dağılan bir çekirdeğin kalbinden de muhteşem bir ağaç vücuda geliyor.
Dünyaya gelen bir çocuk, diş sahibi olmak için damaklarının yarılmasına rıza gösteriyor ve çektiği o acının sonunda inci gibi dişlere sahip oluyor. Ve nihayet insan da bu dünyada çeşitli eza ve cefalara, bela ve musibetlere duçar oluyor, neticede vefat edip, toprağın altına giriyor ve orada cesedi çürüyüp dağılıyor. İşte ebedî saadet de bu fırtınaların semeresi olarak tezahür ediyor.
Eline batan küçük bir dikenin dahi müminin günahlarından bir kısmını döktüğü dikkate alındığında, diğer hastalık ve musibetlerin ne kadar azim rahmet ve inayetlere vesile olacağı anlaşılır.
Bir şeyin neticesi ne kadar yüksek ve kıymetli ise, yolu da o nispette çetin olur. Cenab-ı Hakk’ın lütuf ve ihsanına erişmenin, cehennemden kurtulup cennete liyakat kazanmanın yolu da elbette çetin olacaktır. Bu sırdandır ki, belâ ve musibetlerin en büyüğü ve en şiddetlileri başta peygamberlere, sonra iman ve tahammül güçleri nispetinde diğer kâmil kullara gelmiştir.