KAHVENİN HATIRI
“Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” sözü birçok hakikate pencere açan güzel bir darb-ı meseldir. Acaba bir kahvenin kırk yıl hatırı olursa, iki gözün, iki kulağın ve konuşmaya ve tat almaya vesile olan dilin, İlahî bir nur ve Rabbanî bir mürşit olan aklın, hafızanın ve hayâlin hatırı ne kadar olur? Bu kadar kıymettar nimetler nihayetsiz şükür gerektirmez mi?
– Cenab-ı Hak, acaba elleri kumar oynamak, ayakları gayrimeşru arzuların peşinden koşmak için mi vermiştir?
– Hayattan daha değerli olan akıl, acaba gayrimeşru yollarda, oyun ve eğlencede kullanılmak için mi bahşedilmiştir?
İnsana verilen bütün enfüsî ve afakî nimetler, maddî ve manevî bütün cihazlar birer emanettir. Eğer insan, bu emanetleri Cenab-ı Hakk’ın rızasına uygun kullanırsa “cennete layık bir kıymet” almış olur.
Bu harika ve kıymettar cihazları, nefis hesabına çalıştırıp, en kıymetsiz şeylerde sarf edenler, hem emanette hıyanet cezası görecek, hem de ahsen-i takvimde yaratıldıkları hâlde kendi suiihtiyarlarıyla esfel-i safilîn tarafına gideceklerdir.