NİSBÎ EMİRLER
Büyük ve küçük birer nisbî emir olduğu gibi, zâhir ve bâtın da nisbî emirlerdendir. İnsan bir tavuğun yanında fil kadar büyük, filin yanında ise tavuk kadar küçük kalıyor. İnsana birinci halde büyük, ikinci halde ise küçük deniliyor. Aynen bunun gibi, bir karpuzun yenilecek kısmı bize göre iç olduğu halde, karpuzun çekirdeğine göre dış oluyor. Yani, karpuz, kâinatın içinde, yenilecek kısım karpuzun içinde, çekirdek yenilecek kısmın içinde, nüve ise çekirdeğin içinde bulunuyor. Öyle ise bir karpuz çekirdeğini nizama koyan kim ise bütün kâinatı idare eden de odur.
Cenâb-ı Hak için uzak-yakın farkı olmadığı gibi, zâhir-bâtın farkı da yoktur. Dikkat edilirse, en kıymettar eserler ve en harika fiiller bâtında vücud buluyor. Yumurtanın içinde civciv halk ediliyor. Aynı şekilde toprağın altı karanlık olmakla beraber umum çekirdekler orada sümbülleşiyor. Ana rahmi bâtında olduğu halde, çocuğun yaratılışında nihayetsiz hikmet bulunuyor ve her âza kendi yerinde, kendine has şekil ve büyüklükle teşekkül ettiriliyor.