GÜNAH VE SEVAPTA IRKA İTİBAR YOK
İslâm’da, güzel amellerin sevabında ve günahların azabında, kavimlere göre bir taksimat yapılmamıştır. Meselâ, Kur’ân’ın her harfine asgarî on sevap verileceği müjdelenirken, kavim tahsis edilmemiştir. Yani “Araplar okursa yüz, Türkler okursa on, Hintliler okursa beş kat sevap verilir.” gibi bir tahsisat yoktur. Keza, orucunu kasten bozan her mümine de hangi kavme mensup olursa olsun kefaret lâzım gelir. Diğer sevap ve günahlar da bunun gibidir.
Cenâb-ı Hakk’ın dostları, velileri, sâcitleri, abitleri ve zahitleri Türk’ten de, Kürt’ten de Arap’tan da çıkmıştır ve çıkabilir. Yani, Allah, kendi dostlarını şu veya bu kavme tahsis etmemiştir.
Hem kabirde sual melekleri, hiç kimseye hangi soya mensup olduğunu sormayacaktır.
Babanın oğlundan, annenin çocuğundan kaçacağı mahşer meydanında, o dehşetli hesap gününde, hiçbir ferde kavmiyetinden dolayı bir hususiyet tanınmayacaktır. O gün ancak amel-i salihe itibar edilecektir, geçer akçe o olacaktır.