RUHTA YER DARLIĞI YOK
Bilindiği gibi, herhangi bir cisim, ilk şekli bozulmadan yeni bir şekle giremez. Meselâ, bir cisim, aynı anda hem üçgen hem de dörtgen olamaz. Bir zemin üzerine bir nakış işlesek onu silmeden, bir başka desen ve nakış işleyemeyiz.
Hâlbuki insan ruhu, sanki sayısız plân ve programları, desen ve nakışları kendi hüviyetinde yerleştirebiliyor. Birbirlerinden farklı pek çok ilimleri kabul ve zapt ediyor; o mahiyette, herhangi bir sıkışma ve yer darlığı olmuyor.
Bir seyyah düşününüz. Bu seyyah, dünyadaki bütün marifetleri fikir âlemine yerleştirdikten sonra, bir uzay gemisine binip uzaya yükselse, terakki ede ede binlerce yıldızları gezse, sayısız âlemleri dolaşsa, vâkıf olduğu bütün hakikatleri ve müşahede ettiği bütün sistemleri ilminde ve fikrinde aynen muhafaza edebilecek, “Artık kaydetmeye takatim kalmadı.” demeyecektir.
İşte insandaki sonsuza uzanabilen bu hususiyetler, cismaniyete hükmeden bir ruhtan haber vermektedirler.