KUDRET NİHAYETSİZ OLUNCA
Güneş için ışık verme konusunda damla ile deryanın, bir çiçekle yıldızın farkı olmadığı gibi, kudret-i İlâhiye’ye nisbeten de az-çok, cüz-küll farkı yoktur; zerreler ile yıldızlar müsavidir. Bu hakikatin misallerini bu âlemde her an müşahede etmekteyiz.
Günümüzdeki ilmî tespitlere göre her gün beş yüz bin kadar insan yaratılıyor. Buna göre yaklaşık olarak bir saniyeye dört insan düşüyor. İnsanın yaratıldığı o saniyede mikroplardan, bakterilerden, karıncalardan, sinek ve böceklerden, balıklardan hadsiz fertlerin de yaratıldığı, yine o saniyede bir milyona yakın nebatat nevi’lerinden nihayetsiz fertlerin yaratıldığı göz önüne alınırsa, saniyenin patladığı, zamanın ortadan kalktığı görülür, bir anda sonsuz mahlûkat yaratmanın, O kudreti aciz etmediği açıkça anlaşılır.
Yaratılan bu hadsiz mahlûkata daha dakik bir nazar ile baktığımızda tanzim, tasvir, ihya, imate gibi hadsiz fiillerin de birlikte icra edildiğini müşahede ederiz. Bu fiillerin tümü birlikte düşünüldüğünde kudret-i İlâhiyyenin azamet ve nihayetsizliği güneş gibi zuhur eder.
Şu sonsuz feza, şu hadsiz yıldızlar, şu uçsuz bucaksız sistemler, hep O Kadir-i Zülcelâl’in kudretinin tecelligâhıdır. Her an böyle milyarlarca kâinatı yaratsa, bunların tümü o kudret nazarında yine bir zerre kadar da olamaz. Haşmetli bir dağın ayinedeki tecellisinin bir çakıl taşı ağırlığında bile olmaması gibi, bütün varlık âlemindeki bütün kudret tecellilerinin de O Kadir-i Mutlak‘ı yorması, âciz bırakması düşünülemez.