KUDRET ZATİ OLUNCA
“Kudret-i ezeliye zâtiyedir, lâzımedir, zaruriyedir. Acz tahallül edemez, merâtip olamaz, her şey ona nisbeten müsavidir.”(1)
Cenab-ı Hakk’ın kudreti zatîdir; acz, kudretine tedahül edemez; dâhil olup içine giremez. Meselâ; güneşin ziyası bir derece zatî olduğundan, ona karanlık nüfuz edemez. Fakat avizenin ışığı arızî olduğundan, yani, ışığı başka yerden geldiğinden, sönme ve söndürme ona arız olabilir. Keza, altın ve elmasın parlaklığı zatî olduğundan, solma ve kararma onlara arız olamaz. Cilalanmış bir eşyanın parlaklığı ise, arızî olduğundan dökülmeye ve solmaya mahkûmdur.
Cenâb-ı Hakk’ın kudreti zatî, nihayetsiz ve mutlaktır. Ne kadar âlemler yaratırsa yaratsın O’na bir acizlik, noksanlık arız olamaz. Hikmeti iktiza etse, her an nihayetsiz kâinatlar yaratabilir. Yine de yarattığı şeyler mahduttur, sınırlıdır; kudret-i İlâhiye ise namütenahidir, sonsuzdur.