İnsan, Millet, Devlet

İlim

Güzel meziyetlerin başında ilim gelir. Her fikir ve terakkinin menbaı ilim olduğu gibi, her faziletin de kaynağı yine ilimdir, marifettir. Bundan dolayı ilim rütbesi, rütbelerin en büyüğüdür… 

İlim yolunda terakki eden milletleri parlak ve sağlam bir istikbal karşı­lar. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’inde mealen

“Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?”

buyuruyor. Elbette ki olmaz. Peygamberimiz (asm)

“Müslüman her erkek ve kadına ilmi taleb etmek farzdır.”

“Beşikten meza­ra kadar ilmi taleb edin.”,

“Hikmet müminin yitiğidir, velev kâfirlerin lisa­nında zuhur etse de alınız.” ve

“İlim Çin’de bile olsa gidip alın.”

diye fer­man ederek, ilmin haddi ve hududu olmadığını ifade buyurmuştur. 

İlim ile insan ahlâk-ı haseneye sahip olduğu gibi Allah’a yakın olur. İlim ile hakkı batıldan ayırır. Dünyanın ve kendisinin yaratılışındaki esrarı anlar. 

Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’inde mealen şöyle buyurmuştur:

 “Allah’tan ancak O’nu bilen alimler korkar.”

Hz. Ali (ra) “Bana bir harf öğretenin kulu kölesi olurum.” demekle ilmin şeref ve kadrini anlatmıştır. 

Hikmet sahibi insanlar buyurmuşlardır ki, “Cismin gıdası yemek, içmek ise, aklın gıdası da hikmet ve ilimdir.” Hz. Lokman, oğluna şöyle buyur­muştur:

“Ulema ile otur, hükemanın sözlerini dinle, zira Cenab-ı Hak yağ­mur ile yeri ihya ettiği gibi, ölmüş kalpleri de ilim ve hikmetin feyiz ve bereketiyle ihya eder.” 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu