İnsan, Millet, Devlet

Cimrilik

İnsanı hem dünya hem de ahiret saadetinden mahrum eden kötü huy­lardan biri de cimriliktir. Cimrilik, bir insanın yerine getirmesi vacib olan zekatını vermemesi, sadaka ve hayratta elini sıkı tutmasıdır. 

İnsana ihsan edilen serveti, sarf edilmesi gereken yerde sarf etmemek cimriliktir. Sarf edilmemesi gereken yerde sarf etmek ise, israftır. İkisi de hem şer’an ve hem de aklen kötü sayılmıştır. Cimriliğin de israfın da İslâm ahlâkında yeri yoktur. Bu iki yolun ortası ise sehâ ve cömertliktir. Cenab-ı Hak bir ayetinde mealen:

“Onlar sarfettikleri zaman ne israf ederler ne de cimrilik, ikisi arasında bir yol tutarlar.”134

buyurmuştur. Mal ve nimet Allah’ın bir lütfu, keremi ve ihsanıdır. Eğer bunlar Cenab-ı Hakkın emir ve rızası dairesinde harcanırsa Allah, o mal ve servetin bereketini artırır, sahi­bine huzur ve saadet verir. Ayet-i kerimeden de anlaşılacağı gibi her şeyin ifrat ve tefriti zararlıdır. Fazilet-i ahlâkiye ise itidale riayet ile olur. 

İnsan verdiği zekat ve sadaka ve yaptığı hayır ve ihsanlar ile hem dün­yasını hem de ahiretini temin eder. 

Cenab-ı Hakk’ın insana servet ve mal vermesindeki hikmetlerden biri de muhtaç insanların ihtiyaçlarını karşılamasıdır. Allah-ü Teâla bir ayetinde cimrilik hakkında şöyle buyurmuştur: 

“Allah’ın fazl u kereminden kendilerine verdiğini (harca­makta) cimrilik edenler, bunun kendileri için bir hayır olduğu­nu sanmasınlar. Bilakis bu onlar için bir şerdir. Onların cimri­lik ettikleri şey, kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır.”135 

Bu ayet cimrilerin ahirette azaba maruz kalacaklarını ifade ediyor. Mal ve servetleri yılan gibi bir suret alarak cimrilik yapanların boyunlarına dolanacaktır. Bu hale göre insan nasıl olur da fani olan malını Allah’ın emrettiği yolda feda etmez ve kendini azaba maruz bırakır? 

Başka bir ayette şöyle buyrulmuştur:

“Onlar hem cimrilik ederler, hem insanlara cimriliği emrederler. Allah’ın lütf u inayetinden kendilerine verdiğini gizlerler.”136 

Cimriliğin en önemli sebebi aşırı mal sevgisi ve ölümü düşünmemektir. Bir diğeri sebebi, çoluk çocuğunu istikbaldeki ihtiyacını düşünerek mal biriktirmektir. Kendisine verilen nimetlerin Allah tarafından verildiğini düşünmeyen bir insan, sadaka vermeye veya infak etmeye teşebbüs etti­

ğinde nefsinde bir cimrilik dalgalanmaya başlar, zekat ve sadaka vermez. 

Cimriliğin bir sebebi de ileride fakir düşeceğinden korkmaktır. 

Cimrilik yalnız maddi mal ile değil, ilim gibi manevi nimetlerde de olur. Mesela, ilim öğrenmek isteyen bir kişiye öğretmemek de cimriliktir. 

Cimri insanlar arzu ettikleri şeyi kolaylıkla elde edemediklerinden ömür boyu huzursuz yaşarlar. Daima rezalet ve zillete düçar olurlar. Kendilerine sadık ve vefadar bir dost ve bir muhib bulamazlar. 

Şu da bir hakikattir ki, cimrinin yığdığı mal, bazı hadiselerin rüzgar gibi esmeleriyle berheva olur, gider. O maldan kendi istifade etmediği gibi ahi­rette de mesuliyetten kurtulamaz. 

Cimrilik Allah’ın sevmediği hasletlerden birisidir. İslâm’la şereflenen bir insana cimrilik ve israf haramdır. Cimrilik ve israftan kurtulan insanlar saadete ve selamete kavuşurlar. Allah’a ve ahiret gününe inanan bir insan fakirlere yardım ederek nefsindeki bu kara lekeyi temizler ve bu beladan kurtulur. 

Cimrilik hem ferdleri hem de bütün bir toplumu ilgilendiren bir hasta-lıktır. Bu bakımdan Peygamber Efendimiz (asm) bir hadislerinde cimrilik hakkında şöyle buyurmuştur: 

“Aman aman, cimrilikten son derece sakınınız. Zira sizden öncekileri cimrilik helak etmiştir. Cimrilik onları kan dökmeye ve haramı helal tanımaya sürüklemiştir.”137 

Cimri olan insanın sonunda İslâm’ın şartlarından olan zekatı terk etme tehlikesi vardır. Bediüzzaman Hazretleri de zekatın terkinden doğacak tehlikeyi şöyle ifade etmiştir: 

“Beşerin hayat-ı içtimaîsinde bütün ahlâksızlığın ve bütün ihtilalatın menşe’i iki kelimedir: 

Birisi: “Ben tok olduktan sonra, başkası açlıktan ölse bana ne?” 

İkincisi: “Sen çalış, ben yiyeyim.” 

“Bu iki kelimeyi de idame eden, cereyan-ı riba ve terk-i ze­kattır. Bu iki müdhiş maraz-ı içtimaîyi tedavi edecek tek çare, zekatın bir düstur-u umumî suretinde icrasıyla, vücub-u zekat ve hurmet-i ribadır.”138 

Peygamber Efendimiz (asm) bu mevzudaki hadislerinde şöyle buyururlarİ 

“Allah üç kişiye buğzeder. Bunlar; yaşlandığı hâlde zina edenler, verdiğini başa kakan cimriler ve kibirlenen fakirlerdir.”139 . 

“İki haslet vardır ki bir müminde bulunmazlar. (Bunlar) cimrilik ve kötü huydur.”140 

 “Cömerdin yemeği şifa, cimrininki hastalık sebebidir.”

“Cahil bir cömert, Allah katında, cimri olan alimden daha sevimlidir.”141

Cimri olan her ne kadar zahid de (dünyadan elini çekmiş) olsa cennete giremez.” 

Cimrilikten kurtulmanın çaresi, 

İnsan, “Ben yok iken Allah beni insan olarak yarattı. Göz, kalp, akıl gibi sayısız nimetler ihsan etti.” diye, bu nimetlerin Allah tarafından verildiğini düşünmeli ve kendisine ihsan edilen dünya nimetlerini yine O’nun rızası yolunda harcamalıdır. 

Cimrilik hakkında geçen ayet ve hadislerde ifade edilen cezaları düşün­meli ve cimri insanın halk arasında da sevilmediğini nazara almalıdır. Cömert insanlara edilen iltifat ve itibarı dikkate alarak sehavetin çok güzel ve ulvi bir haslet olduğunu düşünmelidir. 

Cenab-ı Hakk’ın ihsan ettiği malların imtihan için verildiğini düşünüp, o malı dünyadan ziyade ahirete harcamanın daha faydalı olacağını bilmeli­dir. 

Aklı başında olan bir insa,n infakın (Allah yolunda harcamanın) imsak­tan (malı biriktirmekten) daha hayırlı olduğunu bilir ve infakı tercih eder. 

Yahya b. Muaz şöyle demiştir:

“Kötü kimseler olsalar bile, cömertler için herkesin kalbinde bir sevgi vardır. İyi olsalar bile cimrilere karşı herkesin kalbinde yalnız nefret vardır.” 

İbnü’l-Mutez de cimrilik hakkında “İnsan malına cimrilik ettiği nisbette şeref ve haysiyetinden kaybeder”. demiştir. 

Cimri bir zengin olmaktansa şükreden fakir olmak daha iyidir. Mesela, Karun, Hazret-i Musa’nın (as) yakın akrabalarındandı ve fakirdi. O zaman Hazret-i Musa (as)’ın sohbetlerine devam ederdi. Daha sonra Cenab-ı Hak ona zenginlik bahşetti ve Hazret-i Musa’ya “Karun’a de malının zekâtını versin.” buyurdu. Bunun üzerine Karun “Bunları ben kendi ilmimle kendim kazandım.” diyerek zekât vermeyi reddetti ve helak oldu. 

Dipnotlar:

134 Furkan Sûresi, ayet, 67.
135 Al-i İmran Suresi, ayet, 180.
136 Nisa Suresi, ayet, 37.
137 Müslim.
138 Mektubat
139 Tirmizî rivayet etmiştir.
140 Tirmizî, Ebu Said’den rivayet etmiştir.
141 Tirmizî, Neseî, Ebu Zerr’den rivayet edilmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu