RUHUN MAHİYETİ İDRAK EDİLMEZ
İnsanların lütuf ve kerem, şefkat ve merhamet gibi bütün sıfatları farklı seviyelerdedir. Birinde damla iken, diğerinde deniz kadar olabilmektedir. Eğer bunlar maddenin özellikleri olsaydı, bütün insanlarda aynı derecede bulunmaları gerekirdi. Çünkü maddenin sıfatları sabittir. Öyleyse, bu özellikler ayrı bir mahiyetten kaynaklanmaktadırlar. O mahiyet ise ruhtur.
Ruh, maddeden mücerred bir cevher veya bir lâtife-i Rabbaniye olduğundan, onun mahiyetini idrak etmek, insanlar için mümkün değildir.
Evet, insan kendi vücudunda akılları hayrette bırakan çeşitli tezgâhların çalıştığını idrak eder. Elbette tezgâh başka, tezgâhı çalıştıran başkadır. Binaenaleyh, beden tezgâhını çalıştıran, bedenden farklı mahiyette bir varlık olmalıdır. İşte o varlık ruhtur. Aynı şekilde, terbiye eden başka, terbiye edilen başkadır. Hareket eden başka, hareketi başlatan başkadır. İşte o mürebbi ve o muharrik ruhtur.
İnsan, değil ruhun, en basit bir bitki hayatının dahi mahiyetini bilememektedir. Meselâ, elektriğin varlığını aklımızla anladığımız hâlde, duygularımızla göremez, mahiyetini bilemeyiz. Bununla beraber, elle tutulmayan, gözle görülmeyen, rengi, tadı, kokusu olmayan bu hakikatin varlığından da şüphe etmeyiz.
İnsanın zahirî ve batınî duygularıyla görüp hissedemediği ve mahiyetini idrak edemediği nice hakikatler vardır. Ruh da bunlardan biridir.
Ruhun mahiyetini ancak Allah (c.c) bilir.