ŞİKÂYETE HAKKIMIZ YOK
Mahlûkatın, bilhassa insanların Allah Teâlâ’ya karşı şikâyete hakları yoktur. Çünkü şikâyet bir hak ve hukuktan meydana gelir. Bütün mahlûkatı sırf lütuf ve keremi ile yokluktan varlık âlemine çıkaran, hayat sahiplerine binlerce hissiyat takan, bilhassa insanı akıl, hayal, hafıza gibi harika cihazlarla teçhiz ederek arza halife ve kumandan kılan O Âdil-i Rahîm’e karşı, hiç kimsenin hiçbir cihette itiraza hakkı yoktur.
Cenâb-ı Hakk’ın mahlûkatına verdiği nimetler, meziyetler, kabiliyetler, sırf O’nun lütuf ve keremindendir. Lütuf ve ihsan ise, O’nun iradesine ve hikmetine taallûk eder. Dilediğini hayvaniyet mertebesinde bırakır, dilediğini insaniyet ile şereflendirir.
Öyle ise insanın yapması gereken en mühim iş, Cenab-ı Hakk’a karşı şükür, hamd, tesbih, tekbir ve tazim vazifelerini yerine getirmektir.
Bazı insanlar bu hakikati idrak edemediklerinden haksız itirazlara sapmaktadırlar. Allah-u Azimüşşân’ın her şeye hakkını vermesi, her mahlûku yerli yerinde yaratması ve bütün mevcudatı nizam ve intizam tahtında lâyık oldukları kemale isal etmesi gösteriyor ki, O, Âdil-i Hakîm’dir, zulümden münezzehtir.