Üniversite Camii’nin Yapılması
1960 sonrası cuma namazlarını Kurşunlu Camiinde kılardık. Her zaman arkadaşlarla namazdan sonra âdetimiz üzere caminin bir medresesinde Risale-i Nur okurduk. Lütfü Ülkümen isminde bir ziraat profesörü de cumalarını bizimle aynı camide kılardı. Yine bir Cuma namazı sonrası, biz medreseye geçip Risale-i Nur okumaya başladığımızda kapı açıldı ve Lütfü Bey izin almadan içeriye girdi. Derste onun talebelerinden de bulunduğundan ben fevkalade endişelendim. Buna rağmen derse devam ettik, o da büyük bir itina ile dersi dinledi. Dersin sonunda Lütfü Bey:
“Anladım, anladım!” diye başını salladı. Ben:
“Beyefendi, hayırdır? Ne anladınız?” diye sorunca:
“Hocam, şayet bu memleketin kurtulması mukkadder ise onu bu çocuklar kurtaracak.” dedi. Onun bu ifadesi endişemi izale etti rahatladım, mesrur ve memnun oldum.
Tekrar “Nereden anladınız? Bu hükme nasıl vardınız?” diye sordum.
Üniversite Camii’nin İlk Temel Atma Töreni |
“Efendim, dedi, ders kuvvetli, bunlar da hasbi.”
Bu münasebetle Lütfü Bey ile tanışmış olduk. Önümüz Ramazan idi. üniversite öğrencilerinden Alaaddin Başar bana “Hocam, Ramazan geliyor. Yurtlarda teravih kılınacak bir yer ayarladık. Şimdi bize bir hoca lâzım.” dedi. Ben de Hafız Hatemi Efendiyi imam olarak oraya gönderdim. Ramazan’a girdik. Bir gün Süleyman Arı Efendiye Lütfü Ülkümen Beyi iftar yemeğine davet etmesini söyledim. O da davet etti ve iftar yemeğinde Süleyman Efendinin evinde bir araya geldik. Ben kendisine; “Üniversitede namaz kılan talebelerimiz var onlara küçük bir mescit yaptırsanız çok memnun oluruz.” deyince “Hocam, ne mescidi, ben size cami yaptırırım. Yeter ki siz bu işi organize edecek bir dernek kurun.” dedi.
Ertesi gün sabahleyin Hacı Süleyman Arı Efendi bu işi yürüteceğine inandığı Hacı Cemil Gülakar Beyi çağırarak, bu meseleyi görüştüler. Dernek kurmaya karar verdiler. Lütfü Ülkümen’in nezaretinde caminin temeli atıldı. Kısa zamanda bitirilerek ibadete açıldı.