8. Ahlak-ı Hasene (Güzel Ahlak)
İman, salih amel ve takvadan sonra insanı yücelten en büyük vesile ahlâk-ı hasenedir.
Çünkü Cenab-ı Hak, insanın terbiyesi için gerekli ahlâkî düstur ve kanunlarını Kur’an-ı Kerîm’de tamamen beyan etmiş, ahlâk-ı haseneyi emretmiş, ahlâk-ı seyyieden de nehyetmiştir.
Ahlâk-ı hasene, Cenab-ı Hakk’ın hikmet ve rahmetiyle yoğurduğu mukaddes bir kanunudur. İnsanların yegâne kurtarıcısı, içtimai nizamın temeli, saadet-i beşeriyenin muhafızı ve muaşeret-i medeniyetin üssül esasıdır.
Bu asırda ifa edilecek en yüksek bir vazife, insanlığın ıslahına çalışmak ve ahlâkının tekmili için gayret göstermektir.
İnsan, ilim ve irfan ile ne kadar yükselirse yükselsin, güzel ahlaktan mahrum ise, birgün hüsrana uğrama tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. İnsan güzel ahlâk ile kemal bulur, onun ile sevilir ve itibar görür.
Ahlâk-ı hasene başlı başına bir ilimdir ki; tahsili çocukluk ve gençlik çağında başlar. mümkündür. Bu zamanda bir taraftan maddî vücut gelişirken, öte yandan fikri ve karakteri inkişaf eder.
İnsanın nefsi, imtihanın bir gereği olarak daima seyyiata yani günahlara meyleder. Ahlâk-ı hasene sayesinde bu meyl ve incizaptan kurtulur.. İnsan, su-i ahlâk yüzünden bazen haysiyet ve şereflerini kaybeder. Herkesin nefretini kazanır ve cemiyet içinde huzur ve saadetle yaşayamaz. Dünyada böyle olduğu gibi âhirette de bu günahların cezasını görecektir.
İnsanların nazarında en çok sevilen ve hürmet edilenler, güzel ahlâk sahipleridir. Güzel ahlâk sahibi hem dünyada hem de âhirette güzel nam ile yâd edilir. Güzel ahlâk, insanı yüksek derecelere çıkartan feyz-i ilâhiyeye mazhar eden meziyetlerden birisidir. Onun verdiği sürur ve huzur ise ebedidir.
Ahlâk-ı hasene vesilesiyle insanın melek mertebesine çıkması mümkündür..Malum olduğu üzere insanın sureti başkadır, sireti başkadır. İnsanlık, şekilde, surette, makamda ve yeme ve içmede değil, iyilikten ve helal olan olan şeylerden zevk, kötülükten nefret etmekle olur.
İnsan, akıl ve nutuk ile diğer mahlûkattan ayrıldığı gibi, iman, salih amel ve ahlâk-ı hasene gibi âli meziyetlerle de ehl-i küfür ve ehl-i dalaletten ayrılır.
Peygamber Efendimiz (asm.)
“Tehallaku biahlakillah” yani “Allah’ın ahlâkı ile ahlâklanınız.”
buyurmaktadır. Bu hadis-i şeriften alacağımız birçok ders vardır.
Mesela; Allah (cc.) mükrimdir, ikram etmeyi sever. Kullarının da birbirine ikram etmesini ister. Cenab-ı Hak, müminleri sever. Müminlerin de birbirlerini sevmelerinden razı olur. Allah-ü Teâla Hazretleri affetmekten hoşlanır. Kullarının da birbirlerini affetmesinden memnun olur. Cenab-ı Hak, kullarına sonsuz ihsanda bulunur, onlarında birbirine yardım etmesini sever. Bütün ahlâk-ı haseneleri yapmak, Allah’ın ahlakı ile ahlaklanmadır..
Peygamber Efendimiz (asm.) “Güzel ahlâkı ikmal ve tamamlamak için gönderildiğini” beyan buyurmuştur.
Ahlâk-ı hasene, fertleri tembelikten men edip, onları sa’y ve gayrete sevk ettiği gibi, insanın dünya saadet ve selametine zarar veren yalan, aldatma, gıybet ve hased gibi kötü huylardan da men eder. Zira, ahlâk kanununun temeli din ve Allah korkusudur. Allah korkusu, insanı rezil eden fiil ve hareketlerden muhafazaeder.
İnsan evvela iman hakikatlerinin, sonra güzel ahlâk ve faziletin, takva ve ubudiyetin gönüllere yerleşmesine gayret etmelidir. Şeref ve haysiyetin, muhabbet ve uhuvvetin, himmet ve fedakârlığın önemini kavramalı, bunların bütün gönüllere hâkim olmasına çalışmalıdır. Bu maksat için takip edilecek en faydalı ve mükemmel yol, Kur’an’ın manevî tefsiri olan Risale-i Nurları okumak ve bu eserler ile insanları tenvir etmektir.
Ahlâk-ı hasenenin bir çok şubesi vardır. Bunlardan bazılarını kısaca izah etmeye çalışalım:..