B. İnsan Alemlerin Yaratılış Sebebidir
Allah var idi, O’ndan başka hiçbir varlık yok idi. Cenab-ı Hak ilk defa Peygamber Efendimiz’in (asm.) nurunu ve O nurdan da arş, kürsi, levh-i mahfuz ve bütün kainat yarattı. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Allah’ın yarattığı ilk mahluk benim nurumdur.”
Dolayısıyla Peygamber Efendimiz (asm.) bu kâinatın hem çekirdeği, hem nuru, hem esası ve hem de en mükemmel meyvesidir.Kâinatın da yaratılış sebebidir..
Kainatın yaratılmasındaki asıl maksat insan olduğundan Cenab-ı Hak kainatta her şeyi insana ve onun istifadesine göre terbiye edip tanzim etmiştir. Yani kainatın nizam ve intizamı insana göre ayarlanmıştır. Hakikat bu ki, Cenab-ı Hak insana bakarak her şeyi ona göre yaratmıştır. Tâ ki, insan bunlardan istifade edebilsin. Cenab-ı Hak bütün mahlûkatı, kainatın yaratılış sebebi olan insana yardım ve hizmet adeta için seferber etmiştir.
Evet, Allah-ü Teâla cesamet ve azametli olan semayı yıldızlarlarla bezetmiş, arzdaki bütün dağları, bağları ve deryaları insanların yaşamasına uygun şekilde tanzim etmiş ve onların menfaati için yerden sular çıkarıp, semadan yağmurlar yağdırmıştır. Ve o yağmurlar vasıtaıyla sayısız nebatat ve çeşit çeşit meyve veren ağaçlar halketmiştir. Ta ki insanlar ve hayvanlar ondan menfaat görsünler.
Bediüzzaman Hazretleri:
“Zât-ı Hayy-ı Kayyum, insanı bütün kâinata bir merkez, bir medar yaparak, kâinat kadar geniş bir sofra-i nimet insana açtığını”, “kâinatı insana müsahhar ettiğini”, “kâinatta münteşir bütün enva’-ı nimeti insanla tanzim” edip, “ nimetlerin iplerinin uçlarını insanın başına bağla”dığını ve “rahmet hazinelerinin umum çeşitlerine insanı bir liste hükmüne getir”1
diğini veciz bir şekilde ifade etmiştir.
İşte insanın bu şerefinden dolayıdır ki, Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerîm’de doksandan fazla yerde onun kıymet ve üstünlüğünü zikretmiş ve insanın değerini ifade için şöyle buyurmuştur:
“Gerçekten biz âdemoğullarını şerefli kıldık, karada ve denizde kendilerini taşıyacak vasıtalar nasib ettik, onlara helal ve hoş rızıklar verdik ve onları yarattığımız varlıların çoğuna üstün kıldık.”2
Bu ayetten de anlaşıldığı gibi, Cenab-ı Hak, insanı manen ve maddeten bütün mahlûkatın üstünde en mükemmel ve en şerefli bir mahluk olarak yaratmış, onu kendisine muhatap ve en sevgili dost kılmıştır. Kur’an’dan ve kâinat kitabından birçok hakikatleri çıkarması için, ona ilim ve irfan nasip etmiş, kalbine genişlik vermiştir.
İşte insanın bu kıymet ve şerefinden dolayıdır ki, Cenab-ı Hak dünya ve içindekileri, onun ihtiyaç ve hizmetine musahhar kıldığı gibi, Cennet ve içindeki bütün nimetleri de onun için hazırlamıştır.
İnsan, nail olduğu bu kadar kıymetli nimetleri takdir edip, kadrini bilmeli, aklını güzelce istimal ile Cenab-ı Hakk’ın vahdet ve azametini tasdik ederek, O’na karşı hamd ve şükür vazifesini eda etmelidir. Kalbi ile Cenab-ı Hakk’ın varlığına ve birliğine ayna olmalı, O’na muhabbet etmeli, ömrü boyunca Allah’ın razı olacağı bir kul olma şerefine nail olmak için çalışmalıdır.
Dipnotlar: