Aziz, Sıddık Kardeşim İrfan Bey
Cenab-ı Erhamürrahimin’in selâm ve rahmeti üzerinize olsun der, o uzak beldelerde Din-i İslâm’ın birer kahraman ve fedakâr tebliğcisi olarak yaptığınız hizmetleri can-ü gönülden tebrikle, İnd-i ilâhide makbuliyetiniz ve Hizmet-i Kur’aniye’de muvaffakiyetiniz için dua eder, hizmetlerinizin istikbaldeki fütuhat ve inkişafını şimdiden alkışlarım.
Göndermiş olduğunuz hizmet aşkıyla dolu şevk saçan mektubunuzu aldım. Sıhhat ve afiyette, şevk ve saâdette olduğunuzu belirtmeniz, bizleri de mesrur ve memnun etti. Zaman ve mekan ihtilafları, kalplerin birliğine, gönüllerin ittihadına mâni değildir. Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz dünyada birimiz ahirette de olsak biz yine beraberiz.
“Bahtiyar millet” vasfını alan Alman milleti içerisinde, sahabe ruh ve heyecanıyla yaptığınız hizmetler bizlerin de şevk ve zevkini arttırmaktadır. İnşaallah sizlerin bu dehşetli asırda ve beşeriyetin, bahusus Avrupa’nın sefahet ve rezalet sergileyen hadiseleri içerisinde yapacağınız hizmet ve manevi mücahedeniz pek büyük sevap ve a’mal-i salihaya medar olur.
Sizlerin Alman milleti arasında müsbet haraketler ve tavırlar içinde sergilemekte olduğunuz nurânî manzara, hakkı arayan beşeriyet tarafından takdirle seyredilecek ve alkışlanacaktır. Ef’al ve ahvalinizle, İslam’ı bütün cephesiyle yaşamanız, müsbet sözlerinizle, İslam’ın her türlü anarşiye giden bütün yolları tıkadığını izah ve ispat etmeniz kalplerin fethine vesile olacaktır. Yolunu şaşırmış insanlık, böylece sizlerin, kavl-i leyyinle, incitmeden, zorlaştırmadan İslâmiyeti tebliğ etmeniz sayesinde Hak dini bulacaktır.
Burada hemen şu hususu nazara vermekte fayda mülahaza ediyorum ki, maalasef bilhassa son zamanlarda Türkler arasında, memleketten kaçmış anarşist ve bozguncuların geniş tahribatlar yaptığını öğrenmiş bulunuyorum. Şurası bir hakikattir ki, İslâmm nuruyla nurlanacağını ümid ettiğimiz Almanya’da da bu hainler asla emellerine kavuşamayacak, hüsrana uğrayacaklardır. Bunda bilhassa sizlerin, sağ cenahta yeralan, suret-i haktan görünenlere ve bu milleti bölmeye matuf plânlar çıkaranlara karşı göstereceğiniz müsbet dirayetin payı büyük olacaktır.
Son zamanlarda, Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükürler olsun ki, Avrupa’nın ye Amerika’nın ehl-i fen ve mütefekkirleri arasında İslâmiyetin hızla yayılması, bizlere istikbâl-i İslâm’ın parlak müjdelerini bahşetmektedir.
Avrupa ve Amerika’da bu fütuhatlar olurken, İslâm âleminde de büyük intibahlar olmaktadır. Son İslâm Ülkeleri toplantısı gönüllerde müsbet tesir uyandırmış bizleri ziyadesiyle sevindirmiştir. Bilhassa Devlet Başkanımızın bu toplantıya bizzat katılması ve büyük alaka uyandırması ve son olarak da Suudi Arabistan ziyaretini, İttihad-ı İslâm için büyük bir merhale olarak görüyoruz. Rabbimize binlerce hamd-ü senalar ederiz ki, ne günlerden ne günlere gelindi. İstikbâlimiz parlak ve nuranî olacaktır. Bu gidişat onu göstermektedir.
Türkiye’deki manzara ise, bundan otuz kırk sene önce hayal edilmesi bile muhal olan, kimsenin tahmin edemediği seviyededir. Bu seviyede ilk yeri, anarşinin durdurulması almaktadır. Bununla beraber Devletimizin birçok müsbet icraatları, vatanımız, dinimiz ve milletimiz menfaatına neticelerini göstermiştir. Her türlü fesad şebekelerinin yok edilmesi yanında, Anayasaya Din dersleri mecburiyetinin konması ve tatbikine başlanması, üniversitelerin, müsbet, devletini düşünen, vatanını seven ellere teslim edilmesi, milletin, bilhassa gençliğin, siyaset bataklığından uzak tutulması, üniversite gençliğinin ibadete, namaza teveccühlerini arttırmaları ve bunun neticesi olarak, müsbet kadroların tasdik ve tasvibiyle üniversitelerin cami açma yarışına girmeleri elbette ehl-i imanın gönlünü ferahlatan birer muazzam hadisedir. Bu müsbet icraatlar günden güne çoğalacak ve meyvesini verecektir inşaallah…
Hadiseler karşısında milletimizin şuurlu olması ve devletle elele vermesi, ordumuzun da devamlı müteyakkız davranması, istikbalin de inşaallah aynı istikrarla devam edeceğinin garantisidir. Bu hal düşmanları kahrederken, milletimizi memnun ve mesrur etmektedir.
Kardeşim, İslâmî hizmetler ise, zaten her zaman olduğu gibi her sahada, gerek keyfiyet gerekse kemiyet olarak fütuhat ve inkişafa devam etmektedir.
Aziz kardeşim, mâlum şahıslar ve firma meselesi hakkında bahsettikleriniz, kaderin bir cilvesidir ki böyle cereyan etti. Ben sizlere sadece şunu belirtmek isterim ki, artık Türkiye’de kardeşlerimiz o gibi şahıslardan ve meselelerden bahsetmeye tenezzül dahi etmemektedirler. Çünkü vazifemiz kudsi, hizmetimiz ulvidir diyen herkes Rıza-yı İlâhi için hizmetle meşgul olmaktadır. Sizler de inşaallah, sebatkârane, sadıkane, meseleleri şuurlu, muhakemeli ve istişareli değerlendirmeniz neticesinde hizmetinizi yapmış, onlara en güzel dersi vermiş olacaksınız.
Aziz kardeşim, bizim esas mesleğimiz, Üstadımızın da buyurduğu gibi, “İhlâs-ı tam ve terk-i enaniyet ve zahmetlerde rahmeti ve elemlerde bâkî lezzetleri hissedip aramak” tır. Yine Muazzez Üstadımızın bizlere bıraktığı düsturdur ki:
“Mesleğimiz, sırr-ı ihlâsa dayanıp, hakaik-i imâniye olduğu için hayat-ı dünyaya, hayat-ı içtimaiyeye hayat-ı siyasiyeye mecbur olmadan karışmamak ve rekabete, tarafgirliğe ve mübarezeye sevk eden halattan tecerrüd etmeğe mesleğimiz itibariyle mecburuz.”
Mektubuma son verirken, mektubunuzda isim ve hizmetlerinden bahsettiğiniz, Atilla, İshak ve Abdülkadir kardeşlere, ayrıca umum kardeşlerimize selamlarımı bildirir, hizmetlerinizde muvaffakiyetler diler, Allah’a emanet olun derim.
15 Mayıs 1984
Mehmed KIRKINCI