Barla’dayız
O geceyi Isparta’da geçirdik. Ertesi gün yola çıkıp Barla’ya uğrayacak, geceyi orada geçirecek ve yolumuza devam edecektik. Barla’ya ayrılan yol kavşağında arabadan indik ve solumuzda, biraz içeride bulunan Barla nahiyesine doğru yürümeye başladık. Gece mehtaplı, yıldızlar hüşyardı. Dolunay, zinet içinde nazenin bir dilber geceyi tenvir ve ihya ediyordu. Şu ilâhî kandil, gümüş renkli ışığını etrafa saçıyor ve Barla Denizi üzerine in’ikasıyla saf ve berrak dalgaları kendine sanki mir’at-ı mücellâ yaparak zînet ve letafetinden hâsıl manzaraları bir neş’e ve muhabetle temaşa ediyordu.
Gecenin ulvî feyizleri, gönüllerde yüksek hisler uyandırıyor, tatlı neş’eleri, parlak umutları tahrik ediyordu. Sefa, letafet ve ulviyet içiçeydî. Hâsılı, tefekküre değer birçok temaşa tablolarıyla kuşatılmıştık. Bu cazibedar manzaraları derûnî bir tefekkür ve ulvî bir hazla temaşa ede ede Barla’ya vardık. Mahalleye girerken rastladığımız bir köylüye Üstad’ın Sıddık Süleyman ismindeki talebesini sorduk. Bizi O’nun evine götürdü. Vakit geç olduğu için hemen istirahata çekildik.