Hükümet, Risale-i Nur’un Neşrine Müsaade Ediyor
Bu arada sık sık seyahata çıkıyor, Erzurum’un kaza ve köylerine Nurları ulaştırmaya çalışıyordum. Zaman zaman da civar vilâyetlere gidiyor, oradaki Nur Talebeleriyle görüşüyordum. Artık Risale-i Nur, Anadolu’nun her köşesinde umumî bir teveccühe mazhar oluyordu. Risale-i Nur’un feyzi bütün Anadolu’yu sarıyor, Anadolu da Nurlara bağrını açıyordu.
Nurların her geçen gün biraz daha inkişaf ettiğini ve bu vatan evlâtlarının Risale-i Nur’un verdiği şuurla imanına, Kur’an’ına, tarihine bağlı ve bu millete faydalı birer uzuv hâline ve geldiklerini gören gizli dinsizlik komiteleri ve bu milletin can düşmanları, hizmetin yayılmasından çok rahatsız oluyorlar ve sık sık ihbarlarda bulunarak adliyeyi şaşırtmaya çalışıyorlardı. Niyetleri, dessasâne bir plânla hem hükümeti, hem de adliyeyi Nur’un karşısına çıkararak bu harika gelişmeyi durdurmaktı.
Oysa, hâdise tam tersine cereyan etti. Liyakatli ehl-i vukufun müsbet raporları ve âdil mahkemelerin beraat kararları, her taraftan çığ gibi gelmeye başladı. Zamanın hükümeti de bu iğfalâta kapılmadı ve Nurların basılmasına ve neşrine müsamahakâr davrandı. İşte, bu vesileyle zamanın başvekiline aşağıdaki telgrafı çektim.