Kuvve-i Akliye
Akıl, düşünme ve tefekkür hassası olan bir kuvve-i kudsiyyedir ve mahiyetinin anlaşılması mümkün olmayan ilahî bir sırdır.
Akıl, hayrı ve şerri birbirinden ayıran, insanı doğru yola sevk eden ilahî bir nurdur. Eserden müessire intikale vesile olan bir idrak aletidir. Zira akıl, insanı göz ile görünen eserden, görünmeyen ve müessir-i hakiki olan Cenab-ı Hakka götürür.
İlim ile akıl, ruh ve ceset gibidir. Bazı tefsirlerde vardır ki, kâmil iman, akl-ı kâmile bina edilmiştir. Akıl, ancak ilim ve irfan ile tekâmül ederse kemale erer.
İlimsiz akıl her zaman sırat-ı müstakimde yürüyemez, ufku her şeyi kuşatamaz. Çoğu zaman hayırdan ziyade şerre alet olur. Çünkü akıl mahlûktur ve sınırlıdır. İlim ise Allah’ın sıfatıdır ve sonsuzdur. Bundan dolayıdır ki, insanları irşat için, kitaplar; peygamberler ve mürşitler gönderilmiştir.
İlim ve medeniyet sahasındaki terakkiler, akılla gerçekleşririldiği gibi, manevîyat sahasındaki terakki de yine akıl sayesinde meydana gelmiştir.
Akıl, daha önce geniş olarak anlatıldığından burada kısa kesiyoruz.