Bediüzzaman'ı Nasıl Tanıdım?

Üstad’ın Mektubları

Biz, iman ve Kur’an hizmetinda aşk ve şevk ile çalışıyorduk. Üstad’ımızdan yer yer lahika mektupları geliyordu. Bu mektuplar, “dünya cereyanlarından, hususan siyaset cereyanlarından uzak durmak, vatan ve milletin selâmeti nâmına daima müsbet hareket etmek, asayişi ihlâl edici hiçbir menfî harekete tevessül etmemek, ihlâs ve sadakatten ayrılmamak, her amelde Rıza-i İlâhî’yi gözetmek, benlik ve enaniyetten şiddetle kaçmak, Risale-i Nur’u hiçbir şeye alet etmemek,..” gibi birçok hayatî düsturlarla doluydu.

“Sadece ve sadece, muhakkak ve muhakkak mü’minler kardeştir.”

mealindeki âyet-i kerime, Üstad’ın dâvasının en önemli umdelerinden biriydi. O, bütün mü’minleri, birbirlerini sevmeye, birbirleri ile yekvücud olmaya ve bir “Hablülmetin” olan Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaya davet ediyordu. Bu davetlerinde o derece samimi idi ki, bu samimiyet ve ihlâs şuaları âdeta ruhundan cümlelere, kelime ve harflere pek şiddetli bir şekilde sirayet ediyordu. Bu mektuplardaki veciz hakikatlar, bizim âdeta şuurumuzdu, vicdanımızdı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu