Altından Kıymetsiz miyiz?
Bir kese altını olan bir adam, o altınları başının altına koysa veya bir yere saklasa bile, çalınma tevehhümüyle rahatça uyuyamayacağı gibi, yanında gezdirirken de hırsız ve yankesici ellerden muhafazaya çalışır.
İşte, altınına bu derece ihtimam gösteren bir insan, bu ihtimamı evinden tarlasına, koyunundan tavuğuna kadar her türlü mal ve servetine karşı da gösterdiği hâlde, maalesef çoğu zaman kendisine hiç ehemmiyet vermiyor ve düşmanlardan muhafazaya dikkat göstermiyor.
Beşerî hırsızların vereceği zararlar, dünyevî ve dolayısıyla da fanî ve ehemmiyetsiz olduğu hâlde, üzerinde bu derece hassasiyetle duran insan, nefis ve şeytan gibi hırsızların onun peşinde her an dolaştıklarını ve yanından hiç ayrılmadıklarını nasıl unutabiliyor?
Altının çalınmasından doğacak zarar ve kayıpları düşünmek suretiyle telaşa düşen insan, mezkûr düşmanların onun önce iffetinden, sadakatinden başlayıp ve en nihayet imanını çalarak kendisini cehenneme atmalarına karşı neden hassas davranmıyor ve lüzumlu tedbirlere riayet etmiyor?