Nasihlerin “Dünyayı Sevme” Demeleri
İnsanda zahirî duygular yanında, birçok hisler ve meyiller de vardır. Bu insana işitmeyi, görmeyi terkettirmek mümkün olamayacağı gibi, “inat etme”, “dünyayı sevme”, “hırs gösterme”, demek de tesirsiz kalacaktır.
Bir kimse dünyayı mutlaka sever. Sevmese, sevmediği yerde durmaması ve bu dünyayı terketmesi icabeder. Kendisi de dünyanın bir parçasıdır.
Dünya külçe altınsa, kendisi de altın yüzüktür. O hâlde, bir kimseye, “Dünyayı sevme!..” demek, bir bakıma “kendini sevme” demektir.
Buna göre böyle bir nasihat yerine, o kimseye dünyanın güzel olan yüzlerini, yani Cenâb-ı Hakk’ın isimlerine ayine ve ahirete mezraa olan yüzlerini sevmesini, fakat ehl-i dalâletin mâşukası olan yüzünü sevmemesini söylemek, hem hakikata muvafık hem de tesirli olacaktır.