Urfa’ya Gidiyoruz
Bu acı haber, bütün memlekete yayıldı. Elîm bir teessür içindeydik. Beraberimde Şercil Polat, Vahdeddin Hızıroğlu, Kâmil Sirkeci ve İbrahim Okur olduğu halde, Urfa’ya müteveccihen yola koyulduk. Göz yaşlarımızı hazin hazin dökerek yola çıktık. Gönüller mükedder, kalbler mahzundu. Artık, bugün, semâ-i insaniyetten bir hidâyet yıldızı, ebediyet ufuklarında tulü etmek üzere fâniler âleminden ayrılmıştı. Yine bugün, bir cevher-i ulvî, bir nûr-u mücessem, bir cism-i firdevsî dünya sahnesinden umman-ı ebediyete göç etmişti. Hâl ve istikbalde O’nun bir nazirini daha görmek ne mümkündü! Artık, ruhlar bu iftirakın elem ateşiyle yanıp tutuşsa, sineler şerha şerha giryan olsa, sezâ idi.
Yol boyunca, Kur’an ve Cevşen elimizden düşmedi. Zaman zamanda Hasan Feyzi Ağabey’in Üstad’ın iftirakiyle yazdığı ve hissiyatımıza tercüman olan şu şiirini hatırlıyorduk:
“Çekilip nûr-u hidâyet yine zindan olacak!
Yine firkat, yine hasret, yine hüsran olacak.”
“Yine sen, yaş yerine kan akıtıp ağla gözüm.
Çünkü hicran dolu kalbim yine hicran olacak.”
“Yine göç var diye mecnuna haber salma sakın!
Yine matem, yine zari, yine efgan olacak.”
“Açılan o gül-ü tevhid, sararıp solsa gerek;
Kapanıp Kâbe-i irfan, yine viran olacak.”
“Haber aldım ki yarın yâd olacakmış bize yâr,
Ne büyük yâre ki, kimler buna derman olacak?”
“Bu büyük derd-i elemden kime şekva edeyim?
İşiten nâlemi, hep ben gibi nâlân olacak.”
“O şifâ-bahş olan envârını sen çeksen eğer,
Bana kim nur verecek, kim bana Lokman olacak?”
“O temiz pak nefesin, âb-ı hayatı bu çölün;
Onu, dür etme ki her ferd ona reyyan olacak.”
“Hele ol nûr-u şerifin kime değmişse eğer,
Küçücük zerre de olsa, meh-i taban olacak.”
“O lütufkâr, o keremkâr eli öptükçe, benim,
Bu küçük kalb-i hazinim yine handan olacak.”
“Bâb-ı feyzinden ırak olmayı asla çekemem,
Dahi nezrim bu ki canım sana kurban olacak.”
“Nazarın erse garip başıma ey nûr-u Huda,
Bugün artık bu hakir bendede umman olacak.”
“Bu anasır, yüzüne her ne kadar çekse hicab;
Yine haksın, buna şahid yine Kur’an olacak.”
“Kâb-ı Kavseyn’den alıp dersimi bildim ki ayan,
O güzel nûr-u bedi’, mânevi sultan olacak.”
“Sakınıp, Feyz-i bîçareye bahs açma bugün,
Yeni baştan yine şeyda, yine giryan olacak.”
Ağır kış şartları içinde, ertesi gün, Urfa’ya vardık.