VÂCİB, MÜMKİN VE MÜMTENİ
Vücud (varlık) mertebeleri üçe ayrılır: Vâcib, mümkin, mümteni.
Cenâb-ı Hakk’ın vücudu vacibdir. O’nun varlığı Zat’ındandır. Var olmak için hiçbir sebebe muhtaç değildir. O’nun varlığı mahlûkatın varlığına hiçbir cihetle benzemez.
Mümkine gelince, mümkinin varlığı ile yokluğu eşittir; var da olabilir, yok da olabilir. Mümkinin varlığı da yokluğu da muhal değildir. Yaratılan ve yaratılma ihtimali olan her şey mümkindir.
Meselâ, kâtibe göre bir harfin yazılıp yazılmaması birbirine eşittir; yazabilir de yazmayabilir de. Demek ki, harf için iki taraf söz konusudur. Olmak ve olmamak. Kâtip bu iki şıktan hangisini tercih ederse o gerçekleşir. Yazmayı tercih ederse harf yokluktan varlık âlemine çıkar, yazmamayı tercih ederse yoklukta kalır.
Bütün mümkinat, Cenâb-ı Hakk’ın yanında bu harf gibidir. Kâinat, O’nun yaratmasıyla meydana geldiği gibi, yine O’nun iradesi, kudreti, terbiye ve takdiri ile varlığını sürdürmektedir. Var olmasında ve varlığının devam ve bekasında Allah’a muhtaçtır.
Mümteniye gelince; mümteni, varlığı asla mümkün olmayan demektir. Mümkinin “olmak”, “olmamak” gibi iki ciheti varken, mümteninin tek ciheti vardır; o da olmamak.
Meselâ, bir rakam ya çifttir ya da tektir. Bir rakamın hem çift, hem de tek olması mümtenidir.
Bir insanın aynı anda hem ayakta hem de oturur olması da mümtenidir.
Bir rakamın sonsuzdan büyük olması da mümtenidir.
Aynen öyle de Cenâb-ı Hakk’ın ortağı ve benzeri olması da mümtenidir.