Bediüzzaman'ı Nasıl Tanıdım?

Hacı Faruk Bey’den Duyduklarım

1946 yılından sonra tahsilime Hacı Faruk Bey’in yanında devam ettim. Faruk Bey’de1 Bediüzzaman Hazretlerinden çokça bahsederdi. Bediüzzaman’ın Erzurum’a ilk gelişinde kendisine bir ay hizmet ettiğini ve bu müddet zarfında Erzurum Ulemâsının O’na fevkalâde rağbet gösterdiğini de söyler ve derdi ki:

Bediüzzaman, başındaki kalpağından, belindeki gümüş hançerine ve ayağındaki çizmesine kadar o bedi’ kıyafetiyle herkesin nazar-ı dikkatini çekerdi. Bakışları celalliydi. Gözlerinden zekâ fışkırırdı. Sür’atli, fakat ahenkli konuşurdu. Sohbetleri fevkalâde te’sirliydi. Nezahete, temizliğe son derece dikkat ederdi. Nazarı engin ve siması daima mütebessimdi. Eserlerinde ise, zengin bir mantık, yüksek bir ilim ve fikir dokusu vardı. Mantık hususunda te’lif ettiği ‘Kızıl î’caz’ isimli eser Şark ulemâsının fevkalâde takdir ve teveccühünü celbetmişti. O’nun beni meftun eden üstün meziyetlerinden birisi de Hak yolunda her türlü meşru zevkini, hatta istirahatını severek feda etmesiydi.”

“O, sohbetlerinde bu asrın hastalık ve ızdıraplarını hakkıyla teşhis ederdi. O’nun bu mümtaz meziyetleriyle, istikbalin manevî bir hekimi olacağını tâ o zamanlar hissetmiştim. Daha sonra yaptığı hizmetler ve yazdığı eserler bu kanaatimi tescil etti.”

“Hizmetinde bulunduğum müddet içerisinde pek az uyuduğuna şahid oldum. Çokça Kur’an okur ve kitap mütalâa ederdi. Kur’an’a o derece meftun idi ki, O’nunla meşgul ola ola aklı, fikri, kalbi ve bütün hissiyatı O’nun nuruyla âdeta meczolunmuştu. Vüs’atli ve parlak bir hayale sahipti. Ateşin bir zekâ ve derûnî bir vicdana mâlikti. Fıtratındaki füyuzat, öyle bir derecedeydi ki, iki-üç saatte bir risale yazabilme kaabiliyetindeydi.”

Dipnotlar.

1 Faruk Bey, Osmanlı’nın sondevrinde yetişen müstesna simalardan biriydi; itibarlı ve yüksek seciyeli bir ailey mensuntu. Hem din ilimlerinde hemde fen ve felsefe derin bir vukufiyete sahipti. İlim-i ledünniyeden feyiz almış kerim bir zattı. Lisanındaki fesahat, ifadesindeki belagat ruhlara te’sir ederdi. Okuttuğu bazı talebelerinin maişetlerini bizzat te’min ederdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu